14 Şubat 2011 Pazartesi

24. Çanakkale Boğazı Yüzme Yarışı
















Herkese merhaba,

Bu yarışa katılmadan önce tek arzum yarışı belirlenen süre içinde tamamlamaktı. Aklımda hep acaba akıntıya kapılır mıyım, nefesim yetecek mi gibi sorular vardı.

Bu çekinciler ile 29 Ağustos 2010 günü eşim ile birlikte İzmir'den Çanakkale yollarına düştük. Öğlen sularında otelimize yerleştikten hemen sonra 14:00 feribotu ile Eceabat'a geçtik. Start'ın verileceği kumsala vardığımda denizin durgunluğu beni sevinçten uçurmuştu. Havada ne bir rüzgar, denizde de ne bir kıpırtı vardı. Kumsala vuran dalgaların boyu 2-3 cmyi ya vardı ya yoktu. Denizin iç yapısı nedir ne değildir diye hem ileriye doğru hem de sağa doğru 200-300m kadar yüzdüm. Toplam 10-15 dakikalık bir antrenman oldu. Bu antrenman ile denizin nerde derinleştiğini, dip yapısının nasıl olduğunu konusunda bilgi sahibi olmuştum.

Hemen toparlanıp Çanakkale'ye geri döndük. Otelde biraz dinlendikten sonra brifingin yapılacağı Süleyman Demirel Konferans Salonu gittik. Burada anlatılanların hepsini cankulağıyla dinledim ve yarışta söylenenlerin hiç dışına çıkmadım. Yarıştan sonra yetkililerin çizdiği rotanın dışına çıkanların yarışı bitirmenin nerdeyse imkansız olduğu ispatlandı.

Yarış günü, 30 Ağustos'da, startın verileceği Eceabat kumsalına vardığımızda kendimi gülmekten alamadım. Dünkü deniz sanki gerçek değil benim dün gece gördüğüm bir rüya idi. Sahile vuran dalgaların boyu 1 metrenin üzerindeydi. Denizin içinde ayakta durmak bile çok zordu. Yarışın iptal olabileceği söylentileri konuşulurken yabancıların start'ı verildi fakat 15-20 kişilik beyaz boneli bir grup yüzmekten vazgeçerek çıkış yapmadı ve 2-3 dakika sonra yine 15-20 kişil bir grup sahile geri yüzdü. İşte bu hareketler gerçekten çok cesaret vericiydi!

İşte bu ahval ve şerait içinde Türk yarışmacılar için de start verildi ve denize atladık. Daha sonra Türk yarışmacılardan da yarışa başlamamış ve geri dönmüş yüzücülerin olduğu söylendi. Dalgalar o kadar yüksekdi ki nefes almak için kafanı dışarı çıkardığında kimi zaman dalga üstünden geçiyor ve nefes alamadan kafa tekrar içeri doğru giriyordu. Bu şekilde epey yüzdük. Ben brifingde anlatıldığı gibi yönümü 90 derece alarak karşıya doğru yüzdüm ve tam karşıda bulunan radyo vericisine göre yönümü takip ettim. Çıkışta sağa 45 derece açı ile yüzenler akıntı yüzünden finişe ulaşamadılar.

Çıkıştan yaklaşık 15-20 dakika sonra bir yüzücü ile tempomumuz uyuştu. Bu arada boğazda tek başına yüzmek kolay birşey değil. Aslında tek başınıza değilsiniz fakat diğer bir yüzücü sizden yaklaşık 5m uzaktaysa, dalgalar arasında ne suyun içinde ne de dışında onları göremiyorsunuz.

Neyse yarış devam ediyordu ve hiç yorgunluk hissetmiyordum. Tempomumuzun uyuştuğu dediğim yüzücü "sserzin" ile birlikte arada bir kafamızı dışarı çıkarıp rota konusunda fikir alışverişi yaparak yüzmeye devam ettik. Yarış bittikten sonra beraber çizdiğimiz rotanın ne kadar doğru olduğunu anladık. Ben yarışı 57dk 33sn'de bitirdim ve 31-35 yaş kategorisinde 29 kişi içinde 15nci, erkekler genel klasmanda 186 kişi içinde 110ncu oldum. 321 Bone numaramdı. "sserzin" ile birlikte denizde neredeyse hiç konuşmadan kader birilği yaptık ve çıkışta birbirimize sarılarak teşekkür ettik.

Yarış biitğinde inanılmaz bir mutluluk yaşadım. Ayaklarım yere basmıyordu. Çıkar çıkmaz gözlerim eşimi aradı. Onu buldum. Sarıldık. Gerçekten her saniyesi ile mutluluk yaşadığım süper bir yarıştı.














Hiç yorum yok:

Yorum Gönder